Aldatmanın Kanundaki Yeri

Aldatmanın kanundaki yeri sorusuna Av. İlhan ERKUL şöyle cevap vermektedir.                    

(Av. İlhan ERKUL'un  web sitesinden alıntıdır.)

Aldatmanın Kanundaki Yeri

Aldatma, kanunlara ve toplum değerlerine aykırı olan bir eylemdir. Genellikle “zina” diye de adlandırılan bu hareket, kişilere göre farklı bir şekilde tanımlanabilir. Ancak Türk Medeni Kanunu’na göre zina, aile birliğinin temelden bozulmasına veya sarsılmasına sebep olan hareketlerin yapılması diye açıklanabilir.

Evli olan bir kadının başka bir erkek ile, evli olan bir erkeğin de başka bir kadın ile cinsel birliktelik yaşaması, zina diye tanımlanabilir. Zinanın oluşabilmesi, yasalar çerçevesinde zina olarak algılanabilmesi için, ortada resmi bir evlilik olması ve evli olan çiftlerin, başka bir karşı cins ile cinsel beraberlik yaşaması gereklidir. Karşı cins ile diyoruz, çünkü, evli bir erkek veya kadın, kendi hemcinsi ile cinsel bir birliktelik içine girerse, yani ortada eşcinsel bir beraberlik var ise, bu durum kanunlar nezdinde zina olarak değerlendirilmez.Fakat aile birliğini sarstığı gerekçesiyle, boşanmaya sebep teşkil eden bir eylem olarak kabul edilir. Bunun dışında, eşlerden birinin kendi rızası dışında olan, zorlayarak, alıkonularak, ilaç ya da benzeri maddeler ile uyutularak oluşan cinsel beraberlik, yine kanunlar çerçevesinde zina kapsamına girmez, zina olarak değerlendirilmez.

Aldatma eylemi ya da diğer adıyla zina, toplum tarafından ve kanunlar tarafından onaylanmayan, suç teşkil eden bir davranış olduğu için, gizli saklı yapılır. Bu yüzden zinanın kesin ve net bir şekilde ortaya konması, ispatlanması oldukça zordur. Bu durum göz önüne alınarak, hukuksal uygulamada, bazı delil ve belirtilerle, ispatın sağlanmasına olanak verilmiştir. Bunlardan eşlerden birinin cinsel bir hastalığa kapılması, eşin bir başkasından hamile kalması gibi durumlar, tıbbi belgelerle belirlenebilecek sağlam delillerdir.

Mahkeme başkanının zinanın varlığı konusunda ikna olması açısından; eşlerden birinin karşı cinsle birlikte ve samimi pozları, video ve telefon kayıtları, cep telefonu mesajları ve konuşma sıklığı, e-postalar, ses kayıtları, görgü tanıkları ve ifadeleri ile mektup gibi deliller yeterli olacaktır. Bu delillerin elde edilmesi, tamamen hukuka ve yasalara uygun çerçevede ele geçirilmiş ve mahkemeye sunulmuş olmalıdır.

Aldatılan eş, sadakat sorumluluğuna aykırı hareketler sebebiyle, tazminat davası açabilir.